21 Nisan 2011 Perşembe

Biscolatacı








Çişim var ama yapmıyorum, tutuyorum neden bilmiyorum.


Yarın sabah 9.00'da en zor dersimin vizesi var. Hoş, benim için bütün dersler zor. Ama çalışmıyorum, neden bak bunu da bilmiyorum. Öyle çok zengin falan değilim, ayrıca yaz okuluna da zam gelmiş; ders başı 2000tl. Galiba artık acı da olsa iş değiştirmeliyim. Cinsel hayatımı sektör haline getirmenin esprisi bile iğrenç. 


Şu an ondan daha iğrenciyse yarınki vizenin önümde duran sayfalar dolusu notları ve bacağımla aynı kalınlıktaki kitabı.


Mutsuzum.


Adamın biri paso beni arıyor...günde en aşağı 5 kez. 


İnanılmaz taş, bak ona lafım yok. Biscolatacı diyorum ona hatta.


Şu an çok ruhsuzum farkettiniz mi?


Biscolatacıyı anlatiym ben yine de...


Bir varmış bir yokmuş...aslında hiçbi skim yokmuş.


Desperate Housewife'la çok bunaldığımız, yaklaşık üç gündür falan duş bile almadan eve kapandığımız bir gün hadi dedik üzerimize saçmasapan ne bulursak geçirelim dışarı yemeğe gidelim.


Gittik efendim...ciddi ciddi o halde gittik. Hani saçımızdan yağ damlayacakcasına pis haldeyken, bunalımlardayken...hem de belamızı arar gibi Caddeye inip Kırıntı'ya gittik.


Garsona kuytularda bi masa istediğimizi söyledik, bahanemiz havanın soğuk oluşuydu ama işin aslı o halde çok fazla göz önünde olmak istemeyişimizdi.


Menüleri elimize alıp dakikalarca baktık, baktık ve baktık...o an herşeyi yemek istiyordum, pek çok siparişten önce yaşadığım travmatik moda girmiştim. Garson tepemde sipariş için bekledikçe daha çok strese giriyor herşeyi söylemek istiyodum. Bir ara başımı menüden kaldırıp etrafa bakar gibi oldum...


Desperate'ın iki arka masasında karşılıklı oturan iki genç adam vardı. Biri sarışın, diğeri esmer. Sarışın olan bana dönük oturuyordu.Esmerinse arkası dönüktü ama o an her nasılsa aniden bize dönüp benim o tarafa olan o son derece anlamsız bakışlarımı yakalamayı başardı.


Daha sonra bunu kendisi "Bana bakıyordun." olarak dile getirdiyse de...Hayır, efendim bakmıyordum ben sana. Pistim bikere ben o sırada. O kadar pisken kimseye bakmam, haddimi bilirim.


Utanıp başımı elimdeki menüye geri gömdüm o bakıştan sonra zaten. İçimden söylenmeye başladım. 
-Çocuk taş olsaymış.Hep zaten böyle iğrenç şekilde çıktığımda denk getir bunları tamam mı tanrım!?Niye bakıyoki acaba...acaba hala bakılır bi yanım olabilir mi? Belki de ışık loş olduğundan saçımın ne derece kirli olduğunu ya da suratımda gram makyaj olmadığını farketmemiştir olabilir mi? Hayır, tabiki olamaz. Niye bakıyor olcak; tepemizdeki garsondan hesap istemek için.


Gerçekten de garsondan hesabı alıp birkaç dakika içinde ortadan kayboldular. Eeeeh kader kısmet böyle işler. Ben de bu taş adamın ardından önüme gelen yemeğime saldırıp bikaç dakika içinde tamamen hafızamdan silmiştim onu farkında olmadan.


Taa ki... saatler saatler sonra eve gelip Facebook'u açana dek.


İki yeni mesaj: Biri...of bu birinin ismini vermeyi çok isityorum ama olur olur es kaza ortaya çıkar onu burada yazdığım sonra başıma bela alırım. Fatmagül'ün suçu ne diyip susayım sadece en iyisi. Neyse işte biri o...onun da sırası gelecek, fazla kaşınıyo bu ara.


Diğeriyse...olay mesajımız : "Yaa bilemedim ama... sen bu akşam Kırıntı'da mıydın?"


Olay mesajın olay sorusu : Biscolatacı beni nasıl buldu? Facebook alemindeki tüm kumral Türk kızlarının profil fotoğraflarını yaklaşık 5 saat içinde tarayarak?
Hadi onu geçtim...O kısmı gerçekten komik de...daha da önemlisi : Beni o halde beğenmeyi nasıl ama nasıl başardı?? Saadettin Teksoy olsa bu konunun üzerine gidebilirdi ciddi ciddi. İnanmazsınız şimdi abartıyosun dersiniz ama vallahi o boyuttaydı salaşlığım pisliğim. Radyasyon yaymaya yakındım. Nadiren böyle 5-6 ayda bi olurum ben.


Şu an ders notlarım beni çağırıyor...maalesef ateş değil...ders notlarım. Bana en yakını şu an Ataşehir'de olan alevde ızgara değil, steakhouse - bigking falan değil hayır...ders notlarım.


Biscolatacı'nın beni nasıl bulduğu yarına kalsın. Ama ben bi yemeksepeti.com yapiym en iyisi.


...hoş bu dudakla hamburgeri nasıl yemeyi düşünüyorsam :S:S:S işte bunu tamamen unutmuşum.








Bu arada hayır Hercules'ü unutmadım, o hala her an aklımda.


...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder